Paris’teki gençlerimiz. 
Nasıl latif değil mi? 

Şık giyimli, başı açık, kısa kollu ve dekolteli bir kadına yönelik etrafındakilerin birbirinden farklı düşünceleri aktarılmış: 
Sol üstte biri, “Şeytan git şunun üstünü başını parçala diyor” diye düşünürken hemen aşağıda diğeri “hey gidi günler hey” sözleriyle hayıflanıyor. Bıyığını buran diğeri “Rumeli’nden geldiğimi acaba nasıl bildirsem” diye içinden geçirirken sağ üstteki “Divanen oldum işte ben” demektedir. Bunun gibi farklı düşünceler dile getirilmiştir 

Nikah-ı medeni münasebetiyle 
-Zevzek: Mukavelat muharriri beyefendi! Biz yekdiğerimizle evleniyoruz. Haydi çabuk mukavelemizi yapıveriniz! 
Geveze: Durunuz bakalım ayol aceleniz ne? Daha bu türlü mukavelenin usulü bile tamim edilmedi! 

Sağda: Asıl süpürülecek mazarratlı toz işte budur. İnsanın gözüne bir kere girdi mi kör etmedikçe çıkmaz. 
Solda: Kadının parasına tama edip de teehhül edenlerin hali. 

Alafranga matmazeller ile gezmek isteyenler bundan sonra cambazlık da öğrenmeğe mecbur olacaklar!!! 

Bizde şantözlere (!) bayılanlara?! 
-Bak çapkın bak.. Aileni, çoluğunu, çocuğunu feda ettiğin kadına bak.. Bunlar yaldızlı hap gibidir… Üstü döküldüğü gibi acısı meydana çıkar. 

Be herif ne kadar fena oturuyorsun pardösünün arkasında aşağıya doğru çizgiler peyda oluyor sokaktan nasıl gelirsen eğer bir daha böyle gelirsen ben artık ütülemem dikkat et  

Biri gider biri bakar kabahat kimden kopar. 

-Vay efendim bu ne mesruriyet bu ne şenlik? 
-Nasıl şen olmam birader. Ağır bir yükten kurtuldum. Hanımı harik sigortasına kaydettirdim. 
-Tuhaf şey kadının da mevad-ı müştaileden olduğunu hiç işitmemiştim. 
-Birader bizimki değil etrafında dolaşanlar pek ateşli de…  

-Ah bir beyim olsaydı hiç şüphesiz şimdi şu potinlerimi bağlamak zahmetine girmezdim. 

 -Yahu! Böyle kan ter içinde koşa koşa nereye gidiyorsun? 
-Dur Allahını seversen lakırdıya tutup da beni yolumdan alıkoyma bizimkine bir iskarpinle bir çarşaflık aldım modası geçmeden yetiştireyim.  

-A kızım! Her gün sokak;! Her gün gezmek! Olur mu? Hiç olmazsa bir güncük de evde otur da görücüye olsun görün. 
-Anneciğim pek güzel söylüyorsun ama! Evde kalırsam bir kişi görür halbuki sokakta?... 

Şu erkeklere bir de fistanlarımızı taşıtalım da hadlerini bilsinler.  

Ah kızların cümlesi de benim gözümle bana baksalar.  

-Haberin var mı? Kardeşim Anjel bu hafta evleniyor lakin kocasını idare edebilecek mi merak ediyorum. 
- Hiç merak etme dostum o ablası gibi müdire bir kızdır, bir değil birkaç erkeği bile idare edebilir. 

 “Hayat bir sahra, kadınlar onu geçmeye yarayan develerdir” diyen bir adam ile ben nasıl teehhül ederim.  

-Zevce: On beş lira terzi, sekiz lira çarşaf parası… Sanki çok bir şey mi? Zaten bizim her şeyimiz sizin gözünüze batar.. 
-Zevc. Ah keşke gözümüze batsa gözümüzü çıkar da bizi batırmasa.

- Biraderiniz buradalar mı efendim? 
-Hayır, benden başka, evde kimse yok.. 
-Uşaklar burada olduğunu söylemişlerdi de onun için buraya kadar geldim. 
-Evet onlara ben tembih etmiştim.. 

 -Zevc: Deminden beri önümüzdekine bakıyorsun, daha doyamadın mı?  

 -Allahı yarabbi… Ne günlere kaldık… Kızım o başındakini de çıkar.. Ne hacet?.. 

A… Herif vallahi ayıp, yirmi yaşında delikanlı gibi süslenmekten utanmıyor musun?... Meramın sokakta beni herkese kepaze etmek mi?.. 

-Bayram yaklaşıyor… Karına ne hediye edeceksin? 
-Bir kutu lokum. 
-Başka bir şey bulamadın mı? 
-Ben de yiyeceğim de ondan!..  

Hayırlı bir koca olsaydın eğilir de bacaklarımı biraz kaldırırdın.  

-Hanım ikimiz de cennetlik kuluz. 
-Neden? 
-Benim senin diline, senin de benim çehreme sabretmenizden. 

-Kızım seni bir zengin adama vereceğim, bir kusuru var otuz yaşında olduğu halde siması doksan yaşında gösteriyor merak edecek şey değil. Öyle değil mi kızım. 
-Ah anneciğim keşke doksan yaşında olsaydı da otuz beş yaşında gibi görünseydi biz de mirasa çabuk konardık. 

Bey- Sizi son derece seviyorum, müsaade ederseniz kalbimi ve servetim olan on bin lirayı size takdim edeceğim…. 
Hanım: Teşekkür ederim sizi her iki şeyden mahrum etmek istemem yalnız para bana kafi.  

-Pederiniz milyonermiş ha -Evet… 
- Siz de kendilerinin yegane varisi imişsiniz.
-Evet… 
-Hala da aşkımdan şüphe ediyorsunuz! 

Valide: Melun hayırsız… Seni doğuracağıma yılan doğursa idim daha iyi olurdu. 
-Öyle ise babama neden vardın!..  

Esbab-ı meşrua: 
-Oğul: Bey baba neden tek gözlük takıyorsun?.. 
-Anneni daha zayıf görmek için evladım.  

-Zevcem mi? İzdivacın ilk günlerinde onu elimin üstünde taşırdım. 
-Ya şimdi? 
-Ah, azizim, sırtımda! 

İstanbul’da izdivaç-ı aşk 
İki defa bizi Kağıthane’de takip ettiniz, Pazar Alman’da kızıma birkaç kere çimdik attınız Bonmarşe’de ise bir hafta zarfında beraber üç kere diş tozu aldık. Bu suretle artık mademki ilan-ı aşkı ettiniz ve sevişiyorsunuz, sıkılmayın oğlum … … görücü gönderin! İnşallah haftasında düğünü akdederiz. 

Genç Türklerde medeniyet alaimi:
1- Her gün traş oluyorlar. 
2- Hatva hatve modayı takip ediyorlar. 
3- Viskiye alışıyorlar. 
4- Ecnebilere muhabbet hasıl ediyorlar. 
5- Meclis-i Mebusan’da her gün spor yaparlar. 
6- Meclis’te her gün bol bol bağırırlar. 

-Gece yarılarına kadar dolaştın, dolaştın da şimdi mi geliyorsun? 
-Ne yapayım, bütün meyhaneler kapandı!.. 

-Azizim madamlar ayakta kaldı, yer versenize… 
-Peki ama, lütfen siz kalksanız daha iyi, ikisi de yerleşir. 

-Kimi düşünüyorsunuz azizem? 
-Herhalde sizi değil! 

Dünya döner, titrer, titretir, döndürür.

Merdiven çıkarken: 
-Ne kadar şık giyinmişsiniz, azizem, kaça yaptırıyorsunuz? 
-Zevcim beş lira vermişti fakat yirmiye çıktı…  

-Nereye gidiyorsun kızım… 
-İskatine anne, Beyoğlu’ndaki en şık beyler, her akşam orada toplanıyor.  

-Beni seviyor musun? 
-Seni daima seveceğim. 
-Daima, pek çok olur… Şu ay başına kadar sevsen kafi!...  

Erkekler ne kadar değişmiş… On sene evvel ben masamda bir dakika yalnız kalır mıydım? 

Yakında pek mükemmel bir kafe-konser açılacakmış… 
-Bana ne.. 
-Pek zengin beyler geleceklermiş.. 
-Sana ne..  

Genç Türk: Beni ecnebi düşmanı zannedenler de var… 

-Madam: Evde kolera varmış gibi sabahtan akşama kadar sokaktasın, bu ne iş? 
-Mösyö: Sanki evde kolera yok da değil.. Siz olduktan sonra. 

Ne garip mazhariyet: hamil olduğumuz zaman erkekler bizi gayr-i kabil-i tahammül buluyorlar. 

-Niçin bu kadar bol pantolon yaptırdınız? 
-Sonra size de etek olur… Hem de iki tane. 

-Siz ne isterseniz derhal yaparım. 
-Bir zümrüt yüzük getirir misiniz? 

Pehlivan: Omuzlarım şimdiye kadar yere değmedi. 
Madam: (Şuhane) Benimkiler o kadar sık değdi ki…  

-Kocasını öyle aldatıyor, öyle aldatıyor ki.. Hiç çekinmiyor, her istediği yere gidiyor.. 
-O halde aldatmıyor, ….. demek.  

-Bana hıyanet ediyorsun, söyle kiminle? Kiminle? 
-Kiminle olacak hoşuma gidenle.. Gidenlerle… gitmiş ve gidecek olanlarla.. Daha bir diyeceğin kaldı mı?  

-Ah evladım! Sana bir kız buldum… Cevahir, pırlanta tıpkı benim gençliğim…  

- Çoktan patinajda görünmüyorsunuz madam. 
-Bana bu kostümü hediye ettiğiniz günden veri yürümesini bile unuttum. Kaymak için genişçe lazım… 

1- Tarik-i hayatta işte böyle el ele yürüyeceğiz dostum… 
2- Bu gamhanede felek herkese taklak attırır… 

-Alçak, kızımı bed-nam ettin. Bari çocuğunu tanı… 
-Daha henüz yüzünü görmediğim için tanıyamam..  

- eğer kendisine bu kadar sadık olmasanız, size karşı ihanete cüret etmezdi. ;Acaba bir tecrübe etseniz… 
-Hareminiz bunun da iyi bir çare olmadığını söyledi azizim. 

- İçim sıkılıyor bu akşam tiyatroya gideceğim valideciğim… 
-Bari tiyatrodan çıkarken eve yalnız gelme. Geç vakit korkarsın yavrum… 

-Korkmayın güzelim sizi yemem 
-Pek açgözlüye benziyorsunuz da…  

1-Oh ne güzel böyle, ikimiz, iki sevdazede yan yana gezmek 
2- Amanın kocam 
3- O o korkmayınız madam işte burada bir arı kovanı. 
4- Aşk olsun … çok şükür tanınmadık 

- Biliyor musun bu akşam lokantada o kadar pisboğazlık etme çünkü bizim karıdan ancak on frank alabildim.  

-Dairede tensikat yapılsın benden ne istersen iste demiştin. İşte şimdi senden bir küpe isteyeceğim 
-Evet iste demiştim ama alırım dememiştim zannederim.  

-Madam: Mösyö bana son moda bir şapka vaat ettiğinizi unutmayınız. 
-Mösyö: Pekala, pekala azizem! Sonra konuşuruz. 
-Madam: (Asabiyetle) Hayır, hayır bu işin münakaşasını şimdi talep ederim.  

-Bu at nasıl madam! Kıyafeti gibi tabiatı da güzel olmalı? 
-Bilemem ben de sana vardığım vakit kıyafetine bakmıştım ama…  

- Bu ne madam! Varna tavuğu musun bu ne kadar çocuk? 
-Mösyö on senedir seyahatte idiniz.

- Kocam beni sizden daha ziyade seviyor… 
-Bunu neden anladınız? 
-Çünkü beni hiç takip etmiyor, serbest bırakıyor!...  

1- İnayet ola ayol!... 
2- Karı beni dilenci zannetti… 
3- Buyrunuz mösyö! 
4- A… Siz dilenci değil miydiniz? 

Âşıkane mektuplar mütercimine: 
-Matmazel! Sizi ne kadar sevdiğimi takdir edebilseniz… 
-Takdir elimde olsaydı…  

1- Bir lahzacık inayetiniz nice dünyalara bedeldir! 
2- Şimdi bahtiyarım! 
3- Aman yarabbi!... 
4- Allah'ını seven tutmasın!.. 

Avrupa medeniyetinden: 
-Affedersiniz… Terbiyesizlik ettim! 
-Hayır… Bilakis işime yarayacaksınız… Şu dolaptan lütfen robdöşambrımı alıveriniz!...  

- Zevce: Kocacığım, söyle bakayım! Ben ölür isem komşumuz olan dul kadını alır mısın? 
-Zevc: Hiçbir zaman! 
- Fakat sen daima onun bana benzediğinden bahsediyorsun… 
-İşte ben, onun için almayacağım ya!...  

- Niçin ağlıyorsun kocacığım? 
-Nasıl ağlamayayım?... Hani şu senin yeni moda şapkanın parası yok muydu? 
-Ay?... Aman heyecan geldi… 
-Yankesiciye çaldırmışım!... (Acaba inandırabildim mi?) 

Şıkın şıllığı	 Şıllığın şıkı.  

- Beyoğlu şıkları kavlince güzelliklerinin derecesi cihazlarının miktarı nispetinde imiş. 

- Her dem tazesiniz mösyö! Siz hiç ihtiyarlamayacak mısınız canım? 
-Hayır efendim! İhtiyarlamam. Asr-ı hazır adamıyım. 

- Gel oğlum! Sen onlara bakma. Benim kızımın iki bin lirası onların kızlarının üç bin lirasından iyidir.

Beyoğlu terzileri tarafından gönderilen yeni bir nev’i avcılar.

Zamane Çocukları
-Anne! Sayıyor musun? Bununla kaç oldu? 

-Maşallah süt nine! Sütün çocuğuma yaramış! 
-Bu benimkidir kokana! 

- Seni gidi gidi gidi!!! Sen bana rubalarımı giyip gezmeye gideceğim dedin şimdi soyunmuşsun da öyle gidiyorsun. 

Canım yaşmakla daha güzel oluyorsunuz çıkarmasanız daha iyi olur. 

Zamane çocukları 
-A canım! İşte onlar da iki biz de…. Name bir ise ne zararı var? Birisi benim tarafımdan okusun öbürü de senin tarafından. 

 - Ağlama kızım! Kocaya varmak için pek de küçük değilsin. 
-Ah anneciğim! Ben küçüğüm diye ağlamıyorum. O pek büyüktür de…  

- Aman! Affını isterim! 
-Her şeyimi sattın. Şimdi onu da mı satıp yiyeceksin?  

- Sen beni bilir misin? Ben kimim? 
-Evet bilirim. Bizimkini ayıran değil misin?  

- Aman! Yanında bir kadın var. -Korkma korkma! Esniyor… Kendi karısı olmalı. 

Bunları ırz muhafızı zannedenlerin şaşarım akıllarına! 

-Kokana sen de bu akşam köye gidecek misin? 
-A budala! Bilmiyor musun ki Çelebi’nin gittiği akşam ben gitmem?  

-Can ve gönülden seviyorsun ha! Ama efendim buna adeta kendi nefsine suikast derler.  

-Babanın odasında beslemenin ne işi varmış da gitmiş…. 
-Vallahi anneciğim babam setresini mi nesini yakmış da söndürmeye gitmiş imiş. 
-Setresini ha! Sakın abasını yakmış olmasın… 

- Ben bugün sokağa çıkmayacağım. 
-Ay! Sokağa çıkmayacaksın da o kadar süs yalnız kocan için mi?... Üç aydan sonra seni de görürüz. 

- A canım! Siz beni sevdikten sonra… Beş yüz lira aşağı beş yüz lira yukarı… Lafı mı olur? 
-Vakıa… Öyledir… Ama… 

- Tak! Tak!.. Ruhsat var mı? Girebilir miyim?
-Siz bilirsiniz ama fistansızım. 
-Zararı yok. Nişanlandık a. 
-Ya!... Öyle ise ruhsat yok. Gidi terbiyesiz. 

Allah sana akıllar versin! A zevzek! Hiçbir şey istemedin kendisini hiçbir mesarife sokmadın da şimdi durmuş beni sevmiyor diye ağlıyorsun ha!... Hiçbir erkek zarar görmediği karıdan memnun olur mu a zevzek?.. 

 - Nasıl beni beğenir zannedermisin? 
- Beğenmez mi?... Beş bin lira adama neler yutturmaz. 

-Diyecek yok babacığım. Mösyö pek güzeldir ama görünüşte… Resmini yaptırdığı ressam kendisini pek çok severmiş.  

Balo kıyafeti ha!!... Anladım fistanları evde giyinirsiniz öyle mi? 

- Yolunuza gidin mösyö. Ben zannettiklerinizden değilim! Irz ehliyim. 
-Vah! Vah! Teessüf olunacak şey! 

 - A canım sen kendin bir kere yüzüne bak da söyle! İnsaf isterim! Ben seni candan sevmeyecek olsam şu suratla bir dakika bile seni çekebilir miyim?  

- Efendim bizim bacı hanım cariyeniz… Takdim ederim. 
-Ne halt ettin? 
-Yani prezante yaparım… Şıklık bu efendim!...  

Alafranga.org

Alafranga Eğlenceler (Karikatürler)

Alafranga Görünmek - Lüks ve Moda Eleştirisi (Metinler)

Ev Ve Ev İçi Dekorasyonda Alafrangalaşma (Görseller)

Alafranga Eğlenceler (Metinler)

Alafranga Görünmek - Lüks ve Moda Eleştirisi (Karikatürler)

Kadın ve Erkeğin Kamusal Alanda Karşılaşması ve Sorunlar (Karikatürler)

Medeniyet-Taklit ve Terakki Üzerine Tartışmalar (Karikatürler)

Medeniyet-Taklit ve Terakki Üzerine Tartışmalar (Metinler)

Ev Ve Ev İçi Dekorasyonda Alafrangalaşma (Metinler)

Kadın ve Erkeğin Kamusal Alanda Karşılaşması ve Sorunlar (Metinler)